Ankara Travesti Çaresiz Bünyamin

ankara travesti ağır havası, gri binaları ve hiç durmayan trafiği, insanların içinde taşıdığı duyguları da görünmez yapıyordu. Bu şehirde herkesin bir hikâyesi vardı ama bazı hikâyeler, fısıltıların arasında kaybolur, hiç anlatılmamış gibi yaşanırdı. Bünyamin’in hikâyesi de öyleydi.

Bünyamin, 38 yaşında, evli, saygın bir mesleğe sahip, toplumun gözünde “kusursuz” bir adamdı. Çocukluk aşkı ile evlenmiş, ailesinin istediği gibi bir hayat kurmuştu. Onun için belirlenen yolda ilerlemiş, doğru seçimleri yapmıştı. En azından dışarıdan böyle görünüyordu. Ama içinde, hiç kimsenin bilmediği bir sır taşıyordu.

Bünyamin’in kalbi, başkasına aitti. Murat’a.

Tanışma

Murat’la ilk kez Çankaya’da bir kitapçıda karşılaşmışlardı. Bünyamin, işten çıkmış, eve dönmeden önce biraz kafa dağıtmak için kitaplara göz atıyordu. Rafların arasında bir gölge belirdi; esmer tenli, ince çerçeveli gözlükleri olan bir adam, elinde bir roman tutuyordu.

Murat, elindeki kitabı incelerken Bünyamin’le göz göze geldi. Hafifçe gülümsedi. “Bu yazarın dili biraz ağırdır ama anlatımı çok güçlüdür,” dedi.

Vip Travesti Ankara Bünyamin şaşırmıştı. Yabancı biriyle kitaplar hakkında konuşmaya alışkın değildi ama bir şekilde Murat’ın sesinde onu çeken bir şey vardı. “Öyle mi? Daha önce okumamıştım, önerir misin?” diye sordu.

“Kesinlikle. Ama sabırlı olman lazım, bazı cümleleri birkaç kez okuman gerekebilir,” dedi Murat göz kırparak.

O an, Bünyamin’in içinde uzun zamandır hissetmediği bir şey kıpırdadı.

Bağ Kurmak

O kitapçıdaki sohbetin ardından, Travesti Ankara Bünyamin ve Murat tesadüfen (!) birkaç kez daha karşılaştılar. İlk başta, bu sadece bir arkadaşlıktı. Murat, sanatla ilgilenen, özgür ruhlu, entelektüel biriydi. Bünyamin ise daha disiplinli, kurallara bağlı bir adamdı. Ama aralarındaki zıtlık, onları birbirine çekiyordu.

Murat’la vakit geçirdikçe, Bünyamin kendini daha farklı hissediyordu. Yıllardır içinde bastırdığı duygular su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Evliliğinde hiçbir zaman hissetmediği bir heyecanı, Murat’ın varlığında buluyordu.

Bir akşam, Tunalı Hilmi’de bir kafede otururken, Murat birden Bünyamin’in eline dokundu. “Biliyor musun, senin gözlerinde hep bir hüzün var,” dedi fısıltıyla.

Bünyamin irkildi ama elini çekmedi. Kalbi hızla çarpıyordu. “Öyle mi?” dedi sadece.

Murat başını salladı. “Evet. Sanki içinden çıkamadığın bir hikâyenin içindesin.”

Bünyamin, derin bir nefes aldı. O an, Murat’ın gözlerinde kendi gerçeğini gördü. Ve korktu.

Kaçış ve Kabul

Bünyamin, o gece eve döndüğünde aynaya baktı. Karşısında gördüğü adamı tanımıyordu artık. İçinde bir çatışma vardı. Bir yanda yıllardır inşa ettiği hayat, ailesi, sorumlulukları… Diğer yanda, Murat’la birlikte hissettiği özgürlük…

Kendi kendine “Bu bir hata,” dedi. “Unutmalıyım.”

Ama insan kalbini susturamazdı.

Murat’la görüşmeyi kesmeye çalıştı. Günlerce, haftalarca ondan uzak durdu. Ama ne zaman Kızılay’ın kalabalığında yürüse, ne zaman bir kitapçıya girse, ne zaman eski anılarını hatırlasa, aklına Murat geliyordu. O kahkahası, dokunuşu, içini ısıtan bakışları…

Bir gün, dayanamadı ve Murat’a mesaj attı. “Görüşmemiz lazım.”

Murat, kısa ve net bir cevap verdi: “Tunalı’da, bizim kafede.”

Aşkı İtiraf Etmek

Bünyamin kafeye vardığında Murat zaten oradaydı. Gözleriyle onu süzdü, içinde kırgınlık vardı ama hala aynı sıcak bakışlara sahipti.

Bünyamin, oturdu ve derin bir nefes aldı. “Senden kaçmaya çalıştım. Ama olmadı,” dedi.

Murat, hafifçe gülümsedi. “Bünyamin, sen kimden kaçıyorsun biliyor musun? Kendinden.”

Bu söz, ankara travesti ler Bünyamin’in içinde bir şeyleri kırdı. Kendi gerçeğinden kaçmanın mümkün olmadığını biliyordu. Ama ne yapabilirdi? Hayatı, ailesi, evliliği, toplumsal baskılar…

“Keşke her şey daha kolay olsaydı,” dedi Bünyamin.

Murat başını salladı. “Belki de kolay olması gerekmiyor. Ama en azından kendine dürüst olmalısın.”

Sonsuz İkilem

Bünyamin, Murat’a âşıktı. Bunu inkâr etmiyordu artık. Ama ne kadar istese de, hayatını değiştirecek cesareti yoktu. O, yıllarca kendini bastırmış, toplumun ona biçtiği rolü kabul etmiş bir adamdı.

Murat ise özgürdü.Bünyamin’in çektiği içsel savaşları yaşamıyordu. Ve bir gün, Murat ona şu sözleri söyledi:

“Bünyamin, ben seni olduğun gibi kabul ediyorum. Ama sen kendini kabul edebiliyor musun?”

Bu soru, Bünyamin’in zihninde yankılandı. O an, aşkın sadece hissetmek değil, aynı zamanda seçim yapmak olduğunu anladı.

Ama o seçimi yapabilecek miydi?

Gözleri Murat’ın ellerine gitti. O eli tutmak istiyordu. Ama cesaret edemedi. Sonunda derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı.

“Murat, keşke başka bir hayatım olsaydı,” dedi ve hızla kafeden çıktı.

Bir Aşk, İki Dünya

Bünyamin, o aşkı içinde taşımaya mahkûmdu. Kendi hayatına geri döndü ama artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Eşiyle aynı evde yaşasa da, kalbi başka bir yerdeydi.

Murat ise onun özgürlüğünü bekleyemezdi. Birkaç ay sonra şehirden ayrıldı. Yeni bir hayat kurdu.

Ama Bünyamin her zaman onu hatırladı. Kızılay’ın kalabalığında yürürken, bir kitapçıda bir romanın sayfalarını çevirirken, Tunalı’da bir kafeye oturduğunda…

Bazı aşklar, yaşanır ama tamamlanmaz. Çünkü bazen, insan en çok kendine karşı cesaretsizdir.