Çankaya Travesti Kerem ve Emre'nin Aşkı

Ankara’nın kalbi Çankaya Travesti devlet binaları, büyükelçilikler ve geniş caddeleriyle bilinir. Ama bu hikâye, soğuk resmi binaların arasında değil, sıcak bir aşkın içinde filizlendi.

Kerem ve Emre, birbirinden tamamen farklı hayatlar süren iki adamdı. Kerem, uluslararası bir şirkette çalışan başarılı bir finans uzmanıydı; düzeni, planlı yaşamı ve mantığı her şeyin önündeydi. Emre ise bir kafede çalışan, sanata düşkün, spontane ve hayattan anlık zevk almayı bilen biriydi. Birbirlerine ne kadar zıt olsalar da, belki de tam da bu yüzden birbirlerini tamamlıyorlardı.

Karşılaşma

Bir sonbahar günü, Kerem iş çıkışı her zamanki gibi Çankaya Travestiler Sakarya Caddesi’ndeki küçük bir kafeye uğramıştı. Yorgun bir günün ardından kahvesini alıp cam kenarındaki masasına oturduğunda, içeriden gelen hafif müzik ve kahve kokusunun arasında onu fark etti. Kafenin yeni baristası, kıvırcık saçlı, enerjik gözlere sahip genç bir adam… Emre.

İlk bakışta sadece bir anlık dikkatti belki ama Kerem’in o günden sonra kahve alışkanlığı değişti. Artık her akşam iş çıkışı, sırf Emre’yle birkaç kelime konuşabilmek için o kafeye uğruyordu. Emre de Kerem’i fark etmişti. Travesti Çankaya Başta sadece kibar bir müşteri olarak ilgisini çekmişti ama sonra sohbet ettikçe aralarındaki enerjiye o da kapılmıştı.

Bir gün, Emre elinde bir fincan kahveyle Kerem’in masasına geldi. “Bugün farklı bir şey denemek ister misin? Yeni bir tarif geliştirdim,” dedi göz kırparak.

Kerem gülümseyerek fincanı aldı. “Eğer içinde bolca kafein varsa, kesinlikle evet,” dedi.

Ve o an, ikisi de aralarında görünmez bir bağın oluştuğunu hissetti.

Aşkın Başlangıcı

Kerem ve Emre, Vip Travesti Çankaya’nın sokaklarında uzun yürüyüşler yapmaya, Seğmenler Parkı’nda oturup saatlerce sohbet etmeye başladılar. Kerem, Emre’nin spontane doğasını, hayatı olduğu gibi kabul eden tavrını hayranlıkla izliyordu. Emre ise Kerem’in disiplinli ama içinde derin bir duygu dünyası saklayan yapısını seviyordu.

İlk kez Tunalı Hilmi Caddesi’nde el ele yürüdüklerinde, Emre “Sence insanlar ne düşünür?” diye sordu.

Kerem, derin bir nefes alıp Ankara’nın soğuk rüzgarına karşı biraz daha dik durdu. “Bilmiyorum, ama bildiğim tek şey şu an seninle yan yana yürümek istiyorum.”

Bu cevap, Emre’nin yüzünde kocaman bir gülümsemeye yol açtı. “O zaman bırak, düşünen düşünsün,” dedi ve Kerem’in elini daha sıkı tuttu.

Evlilik Kararı

Birlikte birkaç yıl geçirmişlerdi. Ankara’nın her köşesinde anıları vardı artık: Kuğulu Park’ta paylaşılan dondurmalar, Bahçelievler’de geç saatlere kadar süren sohbetler, Kızılay’da kalabalık içinde birbirlerine küçük dokunuşlarla hissettirdikleri sevgi…

Ama bir gün, Emre bir teklifte bulundu. “Kerem, sence biz hep böyle mi olacağız? Yani… birlikteyiz ama resmi olarak hiçbir yerde varlığımız yok. Evlenelim mi?”

Kerem, ilk başta şaşırdı. Türkiye’de eşcinsel evlilikler resmi olarak tanınmıyordu. Ama bu, onların aşklarını mühürlemeleri için bir engel değildi. “Bunu yapalım,” dedi. “Çünkü seninle olmak, hayatımda aldığım en doğru karar.”

Birlikte yurtdışında, Amsterdam’a gittiler. Küçük, samimi bir nikâh töreniyle birbirlerine “evet” dediler. Ama asıl önemli olan, Ankara’ya döndüklerinde de birbirlerine sımsıkı tutunmalarıydı.

Gerçek Aşk Özgürdür

Artık Çankaya’da küçük ama mutlu bir hayatları vardı. Birlikte bir ev kiralamış, kendi dünyalarını yaratmışlardı. Akşamları balkonlarında oturup şehri izlerken, Kerem işin stresinden kaçışını Emre’nin gülüşünde buluyordu. Emre ise Kerem’in sakinliğinde huzuru hissediyordu.

Evet, bazı insanlar bakıyordu, bazıları fısıldaşıyordu ama önemli değildi. Çünkü gerçek aşk, en zor koşullarda bile kendi yolunu çizerdi.

Ve Ankara’nın gri sokaklarında, Çankaya’nın serin rüzgarında, iki adamın aşkı, her geçen gün daha da güçleniyordu.