Kızılay Travesti Fatih

Ankara’nın kalbi kızılay travesti her gün binlerce insanın gelip geçtiği, kimi zaman kaotik ama her zaman canlı bir yerdi. Işıkların hiç sönmediği bu semtte, binaların arasına sıkışmış küçük kafeler, sokak müzisyenlerinin tınıları ve birbiriyle kesişen hayatlar vardı. İşte bu kalabalığın içinde, kendi kimliğini keşfetme yolculuğuna çıkan Fatih de vardı.

Vip Travesti Kızılay Fatih, 27 yaşında, iyi bir şirkette çalışan, düzenli bir hayat süren bir adamdı. Hayatı hep planlıydı; iyi bir okuldan mezun olmuş, iyi bir işe girmiş ve ailesinin gurur duyacağı biri olmuştu. Ancak içindeki bir his, onu yıllardır hiç peşini bırakmadan takip ediyordu.

Kendine Sorular Sormak

Fatih’in hayatında her şey yolunda gibiydi ama içinde bir boşluk vardı. Uzun zamandır kendine bile itiraf edemediği bir gerçeğin ağırlığını taşıyordu: Erkeklerden hoşlanıyordu.

Çocukluk yıllarında fark ettiği ama bastırdığı bu duygular, özellikle üniversite yıllarında belirginleşmeye başlamıştı. Kız arkadaşları olmuş, çevresine uyum sağlamak için hayatını belirli bir kalıba sokmaya çalışmıştı. Ama içindeki hisler hiçbir zaman tam olarak kaybolmamıştı.

Her sabah kızılay travesti ler metrosunda işe giderken, kalabalığın içinde gözleri bazen farkında olmadan yakışıklı bir adamın yüzüne takılırdı. Bir kafede otururken, karşı masada oturan bir adamın gülüşü, içini ısıtırdı. Ama hemen ardından, zihnindeki o ses ona “Hayır, böyle düşünmemelisin!” diye fısıldardı.

Kızılay’da İlk Kez Özgür Hissetmek

Bir gün, iş çıkışı Travesti Kızılay Karanfil Sokak’ta yürüyordu. Hava serindi, etraf kalabalıktı ama Fatih’in zihni yalnızdı. Bir kafeye girmeye karar verdi. Küçük, sıcak bir yerdi; içeride hafif bir caz müziği çalıyordu.

Tam kahvesini sipariş ederken, kasada çalışan adam dikkatini çekti. Esmer teni, hafif dağınık sakalı ve içten gülümsemesiyle farklı bir enerjisi vardı. Fatih’in kalbi aniden hızlandı. Göz göze geldiklerinde, içinde bir şey kıpırdadı.

“Ne alırsınız?” diye sordu adam.

Fatih, bir an duraksadı. Ne söyleyeceğini unutmuş gibiydi. “Bir… bir latte alayım,” diyebildi.

Kasadaki adam gülümsedi. “Hemen hazırlıyorum,” dedi.

O an, Fatih’in kafasında bir şimşek çaktı. Neden böyle hissediyordu? Neden bu kadar heyecanlanmıştı? Neden bu adamın gözlerine bakarken bir şeyler daha anlamlı geliyordu?

Kahvesini aldı ve bir köşeye oturdu. Uzun zamandır kendine sormaya korktuğu soruyu sordu: “Acaba ben gerçekten erkeklerden mi hoşlanıyorum?”

Gerçeği Kabul Etmek

O gece eve döndüğünde aynanın karşısına geçti. Kendi gözlerine bakarak fısıldadı: “Evet, erkeklerden hoşlanıyorum.”

Bu cümleyi ilk kez bu kadar net bir şekilde söylemişti. O an, içindeki yıllardır süren savaşın biraz olsun hafiflediğini hissetti. Ama bir yandan da korkuyordu. Ailesi, arkadaşları, çevresi… İnsanlar ne diyecekti?

Fatih, kendi gerçeğini kabul etmek için Kızılay’ın sokaklarında daha fazla zaman geçirmeye başladı. İnternetten LGBTQ+ topluluklarını araştırdı, Ankara’da kendisi gibi insanların olduğunu öğrendi. İlk kez, yalnız olmadığını hissetti.

Bir gün, yine aynı kafeye gitti. Kasadaki adam, yani Ozan, onu hatırlamıştı. “Bugün de latte mi?” diye sordu gülümseyerek.

Fatih cesaretini topladı. “Evet, ama bu sefer yanında biraz sohbet de alabilir miyim?”

Ozan gülümsedi. “Tabii ki,” dedi ve kahvesini hazırladıktan sonra yanına oturdu.

O gün saatlerce konuştular. Hayattan, Ankara’dan, hayallerinden… Fatih, Ozan’ın enerjisine hayran kaldı. Ve ilk kez, bir erkekle sohbet ederken içinde bir suçluluk hissetmedi.

Yeni Bir Başlangıç

Fatih için bu, kendini tanımanın ve kabul etmenin ilk adımıydı. Kızılay’ın kalabalığında, kendine ait bir yol bulmuştu. Artık korkmuyordu. Aşkın cinsiyeti olmadığını, gerçek mutluluğun kendini olduğun gibi kabul etmekten geçtiğini anlamıştı.

Ve bir gün, yine Kızılay’ın ışıkları altında Ozan’la el ele yürürken, içinden geçen tek şey şuydu: “Ben buyum ve bu tamamen benim hayatım.”